ŞİİR
ÖRÜZLAN BOLAT
Gel gelin
Gül kokulu bir rüzgâr dolaşıyor Türkeli’ni
Ankara’ya da hoş geldi… getirdiydi gelini
Ve alıp götürdü gelini, getirir getirmez
Emirdağ mı, Kazan mı, Kaşgar mı, Tebriz mi, Termez
Nerelerde âşıkların Nisanlı kızkardeşi
Uzaklarda; asırların nişanlı kızkardeşi
Bir şiir şehri her halde, tüm benliği bembeyaz
Bir yeni altıncı şehir; dört mevsimi pembe yaz
Orada yağmurlar sevilir, olur gül kokulu
Şiir yazma dersleri o diyarın ilkokulu
Oralarda mı kaldı nazmın şirin kızkardeşi
Ovalarda mı kaldı şen şiirin kızkardeşi
Bir şefkat yeri olmalı, sanki Sibirya ince
Galiba o; bir Özbek peyzajı ya da Sivrice
Gel, gelin, gerçek oluyor senin iki dileğin
Her gün anıyor seni Ankara ikindileyin
Gül kokulu bir rüzgâr dolaşıyor Türkeli’ni…
Kutuphane
Hazar Baba Dağı’ndan Emirdağ’a kadar uzanıyordu sesim
Bilsem de bilmiyorum, dedim dostlara, nasıl geliyor bu esin
Öyle geliyor ki, dedim, dünyada canlandı her mükemmel resim
Bütün Ademoğulları, tüm diriler, bitkiler oldular esen
Çocuklar evden kaçtı ve kaya üzerinde yapıyorlar desen
Geyiklerin boynuzları, oldu göklere götüren merdiven
Ak ve dev bir sıra dağlara dönüverdi yerde yatan her deve
Tüm düşler ve kapılar açıldı, yalnız, bir kıza ait mert eve
Girilemezdi özel çağrısız, uzaydan belge lâzımdı, davet
Buna Türkeli, Hindistan, İzlânda göz yumdular, her hangi devlet
Nereli olduğumu neden ise sorup duruyorlardı benden
O kadar samimiydim ki; kalp şaşıyor, yaşayamıyordu beden
Çocukluğum uyandı, hatırımda, yani tüm uğraşılar, paten
Birden bire idrak ettim ki ben bütün dünyaya olmuşum bedel
Güya hiç bilmiyormuş gibi kimliğimi sordu kaldığım otel
Bir de Madra Dağı’ndan Kafkaslar’a kadar uzanıyordu sözüm
Mingi Dağı haykırıyor, beklenip duruyordu bir iyi çözüm
Fırsatın içi güler, dedim, özümün gördüğünü görür gözüm
Zira tutuşup yanan kalbim; tüm yürekler için bir sönmez ocak
Değişemez ışıklı sesim, ebediyen yükselmekte olacak
Ve Balkar dağından Altay Dağları’na dek hat açarız şiire
Vallahi! Satırımız şimşekleşir ve hak; asla verilmez şerre!
Ve nihayet iyi olur bu gezegen, bu yer yüzü, bu seyyare
Açılır ve gül gibi açar geleceğin her gecesi, her sırrı
Dünyanın sırf dingili gözden kaçar, ekseni, o sihirli sırık
Not : Kütüphane değil, Kutuphane.
Добавить комментарий
Для отправки комментария вам необходимо авторизоваться.